Sinem Hun*
Avrupa Roman Hakları Merkezi’nin 7-8 Aralık tarihinde Belgrad’da gerçekleştirdiği “Romanlar için Acil Adaletin Tesisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni (AİHM) Kullanmak” başlıklı konferansında, Mahkeme İç Tüzüğü’nün 39. Maddesinde yer alan “interim measures / geçici tedbirler”, derinlemesine ele alınan konulardan biriydi.
Sırasıyla 2005, 2012 ve 2013 yıllarında değişikliğe uğrayan AİHM İç Tüzüğü’nün “Geçici Tedbirler” başlıklı 39. Maddesi şu şekildedir:
“1. Daire veya gerektiği takdirde, Bölüm Başkanı veya bu maddenin 4. fıkrası uyarınca atanan nöbetçi bir yargıç, taraflardan birinin ya da ilgili herhangi bir kişinin talebi üzerine veya re’sen, tarafların yararı veya önlerindeki yargılamanın uygun şekilde yürütülmesi için alınması gerektiğini düşündükleri geçici tedbirleri taraflara bildirebilir.
- Uygun olduğu düşünülen durumlarda, belirli bir davada alınan tedbire ilişkin bildirim Bakanlar Komitesi’ne verilebilir.
- Daire, ya da gerektiği takdirde, Bölüm Başkanı veya bu maddenin 4. fıkrası uyarınca atanan nöbetçi bir yargıç, bildirdikleri geçici bir tedbirin uygulanmasıyla bağlantılı bir konu hakkında taraflardan bilgi talebinde bulunabilir.
- Mahkeme Başkanı, geçici tedbir talepleri konusunda karar vermek üzere Bölüm Başkan Yardımcılarını nöbetçi yargıçlar olarak atayabilir.”[1]
Maddeden ve Mahkemenin yaklaşımından anlaşılacağı üzere, AİHM, bir konuda 39. Maddeyi işletebilmek için görmekte olduğu davada ya da önüne gelen talepte geçici tedbir kararı verilmesi talep edilen konunun “aciliyetini” ortaya koyarken şu koşullardan bir ya da birkaçının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakar:
(a) telafisi olanaksız çok ciddi nitelikte bir tehdit olup olmadığı;
(b) zarar tehdidinin yakın ve giderilemez olup olmadığı;
(c) ilk bakışta (prima facie) tartışılabilir bir davanın bulunup bulunmadığı;
Şu ana kadar AİHM’in genel eğilimi, Sözleşmenin 2 ve 3. Maddeleri yani yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele konularında geçici tedbir kararı vermek yönünde. Ancak Mahkemenin 6 ve 8. Maddeler yani adil yargılanma hakkı ve özel hayata saygı hakkı kapsamında da geçici tedbir kararları verdiği görülüyor.
Bu konudaki diğer önemli ve tartışmalı bir konu da iç hukuk yollarının tüketilmesi koşulunun 39. Madde başvurularında aranıp aranmayacağı. AİHM’in her iki durumda da verdiği geçici tedbir kararları olduğu göz önüne alınırsa, iç hukuk yollarını tüketme şartının “sübjektif” bir şart olduğunu; yani olayın koşullarına göre bu şartın aranmayabileceğini söyleyebiliriz.
Romanların hem Türkiye hem de Avrupa’nın diğer ülkelerinde karşılaştığı sorunlar göz önüne alındığında ise 39. Maddenin genelde kentsel dönüşüm, zorla tahliyeler, zorunlu kısırlaştırma, Roman çocukların ailelerinden koparılarak devlet korumasına alınmaları ve polisin kötü muamelesi gibi konularda işletilebileceği konusunda bir görüş birliği bulunuyor. Öte yandan, konferansta da tartışıldığı üzere, “aciliyet”i konusunda üzerinde fikir birliği bulunmayan eğitim hakkı ya da istihdamdaki ayrımcılık gibi konularda da 39. Madde başvurularının yapılması, AİHM’i bu konularda yeniden düşünmeye ve tavır almaya zorlayacağından, oldukça önemli ve çarpıcı.
Ayrıca konferansta, 39. Maddeye göre yapılan başvurunun şablon bir formu olmadığı; ancak başvuru evrakında mutlaka geçici tedbire konu olayların açıklanması, müvekkillerin ya da başvurucuların kimler olduğu, tedbir istenilen ihlalin başvurucu üzerindeki etkisi, ihlalin niteliği ve aciliyetin niteliğinin anlatılması gerektiği vurgulandı.
Son olarak, 39. Madde başvuruları ya posta yoluyla doğrudan Mahkemeye ya da Mahkemenin bu işe özgülediği şu faks numarasına gönderilerek yapılabilir: +33 (0)3 88 41 39 00
[1] http://www.echr.coe.int/documents/rules_court_eng.pdf
*Avrupa Roman Hakları Merkezi (European Roma Rights Centre) Türkiye hukuk danışmanı olan Sinem Hun, Roman haklarıyla ilgili davaların izlenmesi, raporlanması ve stratejik davaların yürütülmesiyle ilgilenmektedir.
[twitter_share]